Eskişehir Metropoliten Alan Merkez Bölgesi Planlama Alanı, 1950’li yıllardan itibaren sanayileşme ve göç olgusu ile hızla kentleşmeye başlamış ve buna bağlı olarak yoğun bir konut alanı talebiyle karşılaşmıştır. 1970 yılından 2010 yılına kadar olan sürede planlama alanının nüfusunda her yıl ortalama yaklaşık 10 bin kişilik (tam sayı ile 10.681 kişi) bir artış olduğu gözönüne alınırsa konut sunumuna yönelik yoğun bir çabanın olduğu anlaşılabilir. Planlama alanında yakın zamana kadar konut sunum biçiminin ağırlıklı olarak bireysel ve küçük girişimciler eliyle gerçekleştirildiği ancak giderek toplu konut üretim biçiminin yaygınlaşmaya başladığı görülmektedir.
Özellikle, planlama alanının güneyinde, Odunpazarı bölgesinde TOKİ tarafından toplu konut uygulamaları yapılırken kentin kuzeybatı çeperlerinde ortaya çıkan toplu konut alanlarının da hızla artmaya başladığı ve konut piyasasını yönlendirdiği görülmektedir. Hâlihazırda Aşağı Söğütönü, Vadişehir, Ihlamurkent, Çankaya, Yenikent ve Yıldıztepe mahallelerinde toplu konut uygulamaları görülmektedir. Mevcut durum eğilimlerine bakıldığında gerek TOKİ, gerekse özel sektör tarafından üretilen toplu konut alanlarının kentin kuzeybatı-güneydoğu aksı boyunca (Bursa-Ankara) kentsel gelişmeyi yönlendirir nitelikte olduğu izlenmektedir. Toplu konut alanları ile ilgili yukarıda bahsedilen bir gelişme eğilimi söz konusu iken, bireysel konut üretim süreci ise mevcut gelişme eğilimlerini destekler niteliktedir. Bireysel konut üretim süreci bir yandan MİA ve çevresinde yoğun konut adalarında yenileme şeklinde devam ederken, bir yandan da kent çeperlerinde özellikle Tepebaşı ilçesinde Bursa yolu istikametinde yeni konut üretimi süregelmektedir.
Her iki konut üretim biçiminin ortaya çıkardığı mekânsal gelişme dinamikleri bir dizi soruna neden olmaktadır. Bu sorunlardan birincisi, ilk kuruluşundan günümüze kadar olan süre içinde Eskişehir’in topoğrafik açıdan adeta bir “çanak” biçiminde yer alan ve jeolojik açıdan risk içeren bölgede kurulmuş olması ve günümüzde planlama alanın çok büyük bir bölümün jeolojik açıdan 1.derecede riskli olan bölgede yer almasıdır. Yukarıda bahsedilen konut alanları gelişme süreci, çoğunlukla jeolojik açıdan 1.derecede riskli olan bölgelerde gerçekleşmiştir. Bu plan kapsamında yapılan jeolojik çalışmalar sonucunda planlama alanının jeololijk açıdan en güvenli bölgelerinin kuzey kesimleri olduğu (Muttalıp, Koyunlar, Sakintepe yöreleri), ikinci derecede güvenli bölgelerinin ise güney kesimleri olduğu (Kocakır, Yukarıçağlan, Aşağıçağlan Kayapınar yöreleri) ortaya konmuştur. Aynı çalışmadan, doğu- batı eksenin ise jeololijk açıdan 3.derecede tercih edilmesinin gerektiği anlaşılmaktadır.
Bu nedenle, Eskişehir Metropoliten Alan Merkez Bölgesi Nazım İmar Planında konut alanlarına yönelik alınan planlama kararlarında üç konu temel belirleyici olmuştur. Bunlardan birincisi, konut alanlarının meri planlarda durumu ve gelişme eğilimlerinin bir girdi olarak alınmasıdır. İkincisi, jeolojik açıdan daha güvenli, doğal tehlikelere karşı daha dayanaklı ve ekololijk öneme sahip doğal alanları (tarım, orman, sulak alanlar, içme suyu havzası vb.) tahrip etmeyen yerleşmeler planlanması için kuzey-güney ekseninde yeni konut alanlarının gelişme konut alanı olarak önerilmesidir. Sonuncusu ise mevcut ve öneri kentsel çalışma alanları ve ulaşım ilişkileri çerçevesinde optimum yer seçim kararının alınmasıdır.
© 2022 İmarbilgileri.com - Sitede bulunan tüm bilgiler yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. Resmi işlemlerde kullanılamaz.
© 2022 İmarbilgileri.com - Sitede bulunan tüm bilgiler yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. Resmi işlemlerde kullanılamaz.