Denizli’nin turistik sembolü Pamukkale’dir. Dünya harikası görüntüsü dışında, aynı bölgede bulunan Hierapolis Antik Kenti ve kaplıcaların bulunduğu Karahayıt ile bütünleşmesinden dolayı bu bölge büyük bir kültür ve turizm alanı olarak kabul edilebilir.
Pamukkale’de kaynaktan çıkan su traverten oluşumu sağlar. Travertenlerden akan suyun yüzeye çıktığındaki sıcaklığı 35 0c’dir. Bu su çeşitli radyoaktif maddelerin yanı sıra erimiş maddeler, kalsiyum ve yüksek oranda karbondioksit içerir. Ayrıca şifa verici özelliği de çok ünlüdür. Suyun, deri, damar, göğüs hastalıkları ile kalp hastalıklarına iyi geldiği, insanı genç ve dinç tuttuğu binmektedir. Travertenleri meydana getiren su, yazın ılık, kışın sıcak olduğu için her mevsim çevredeki otellerin havuz ve hamamlarında yaralanılmaktadır. Şifalı sularından yararlanmak için sürekli hasta getirilen bir termal yöre olma özelliği taşır.
Antik adı Hierapolis olan Pamukkale, Denizli Merkez İlçe’nin 19 km. kuzeyinde, 1840m. yüksekliğinde, Büyük Çökelez (Salpakoz) Dağı’nın güney eteklerinde yer almaktadır. Sırtını Çökelez Dağı’na yaslamış, yüzünü de Çürüksu (Lykos) Ovası ile başlarından kar eksilmeyen Babadağ, Karcı ve Honaz Dağları’na çevirmiştir. Hierapolis kentinin kuruluşu oldukça eskilere dayanmaktadır. Bergama Kralı II. Eumenes tarafından M.Ö. 190 yılında kurulan şehre, kutsal şehir anlamına gelen “Hierapolis” ismi verilmiştir. Bu ad, efsanevi kahraman Telefos’ un güzel karısı “Hiera” dan gelmektedir. Helenistik özellik taşıyan şehir, Bergama Kralı III. Attolos’ un vasiyeti üzerine Bergama ile birlikte Romalılar’ın eline geçmiştir.
Kent, M.S. 17’de, Roma İmparatoru Tiberius zamanında şiddetli bir deprem ile yıkılmıştır. Yeniden inşa edilen şehir, tamamen Roma karakterine bürünüp M.S. II. ve III. yıllarda, Roma İmparatoru Septimus ve Caracalla devirlerinde büyük bir refaha kavuşarak altın devirlerini yaşamış ve Roma İmparatorluğu’nun ileri gelenlerinin sayfiye şehri olmuştur. Hierapolis’ de büyük Yahudi nüfusunun hakim olduğu M.S. 80’li dönemlerde İsa’nın 12 havarisinden biri Hıristiyanlığı yaymak üzere buraya gelmiş, ancak işkenceyle öldürülmüştür. Bizans Devrinde pikoposluk merkezi haline gelen Hierapolis, M.S. 395’de Bizans yönetimine geçmiş, M.S. 1210’da Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında da Selçuklular tarafından alınmıştır. 1354 yılında meydana gelen depremler yüzünden şehir tekrar harap olmuştur.
Hierapolis’ de şimdiye kadar ayakta kalan Bizans devrine ait belli başlı tarihi kalıntılar şunlardır: Roma Hamamı, Kültür Bakanlığı tarafından 1992 yılında müze haline getirilmiştir.
Kapalı olan ve sonradan onarılarak eski haline getirilen yüksek tonozlar müze olarak kullanılmaktadır. Müze 1 Şubat 1984 tarihinde ziyarete açılmıştır. M.S. II. yy.da Roma tipinde inşa edilen tiyatro, meyilli bir arazi üzerine kurulmuştur. 15-20 bin kişilik kapasiteye sahiptir. Niobitlerin öldürülmesi ve Apollon-Dionisos gibi eserle mevcuttur. Bunlardan başka Apollon Mabedi, Abidevi Çeşme, Büyük Kilise, Domitian Zafer Kapısı, Hamam, Bazalika St. Philipe, Martyrium (Oktogon), Kilise, su deposu, Kuzey Bizans Kapısı, Roma Güney Kapısı, Şehir Surları, Nekropol, Sütunlu Kilise, Sütunlu Cadde, Agora, Cin Deliği (Plutonium) gibi kalıntılara rastlanmaktadır.
© 2022 İmarbilgileri.com - Sitede bulunan tüm bilgiler yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. Resmi işlemlerde kullanılamaz.
© 2022 İmarbilgileri.com - Sitede bulunan tüm bilgiler yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. Resmi işlemlerde kullanılamaz.